Kaybolan meslekler arasında yer alan ahşap oymacılığı sanatını kendi imkanları ile yaşatmaya çalışıyor
Türkiye’de kaybolan meslekler arasında yer alan Ahşap Oymacılığı Sanatını (Kündekari) Mersin’in Tarsus ilçesinde kendi imkanları ile yaşatmaya çalışan "Ahşap Oymacılığı Sanatı" ustası Nezihi Ünal Demirtaş yaptığı eserler ile göz doldururken, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarmak istiyor
Super Admin
@superadmin
Eklenme:
11 Kas 2024 - 09:20
Güncellenme:
11 Kas 2024 - 09:20
Türkiye’de kaybolan meslekler arasında yer alan Ahşap Oymacılığı Sanatını (Kündekari) Mersin’in Tarsus ilçesinde kendi imkanları ile yaşatmaya çalışan "Ahşap Oymacılığı Sanatı" ustası Nezihi Ünal Demirtaş yaptığı eserler ile göz doldururken, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini gelecek nesillere aktarmak istiyor.
Kültür Bakanlığı Devlet Sanatkarı-Ahşap Oyma Ürünleri Ustası Nezihi Ünal Demirtaş’ın ahşaba hayat verdiği işyerinde, el emeğinin bir sanatçının tezgahında eşsiz bir esere dönüştürüyor.
Çocukluk yıllarından başladığı mesleğinin unutulmaya başlandığını belirten devlet sanatçısı Demirtaş, gençler artık kolay para kazanma yolunda olduğunu söyledi.
46 yıldır bu mesleği büyük bir aşkla yürüttüğünü ifade eden Demirtaş, “1970 yılında babamın memuriyetinden dolayı İstanbul’a taşındık. Ben ilkokulu bitirdikten sonra hiç okuma şevkim yoktur içimde. Bizim bir komşumuz vardı, Ermeni ustasının yanında yetişmiş ahşap oyma işini yapan İsmet ağabey. Onun yanında çalışmaya başladım. 3 aylık bir çıraklık hayatım var. Daha sonra ben oyma yapacağım dedim, bana güldüler, sonuçta muvaffak oldum. Arkasında 15 yaşına geldiğimde babama ‘bize bir dükkan aç’ dedim, babam ‘tamam oğlum sana güveniyorum’ ilk dükkanımı İstanbul’da açtım” dedi.
İlk hediyesini kaynanasına yaptığını ifade eden Demirtaş, “1985 yılında ayna çerçevesini nişanlı olduğum dönemde kaynanama ev hediyesi olarak getirdim. 1979 yılında bu güne kadar bu sanatı en iyi şekilde icra etmeye başladım. Ahşap sanatı içimize, ruhumuza işlemiştir. Ahşabı işlemek, ona şekil vermek, karşısında durarak nasıl yön verdiğimizi hissederek yaptığımız için, bu mesleğin aşığıyım. Bu mesleği 45-46 yıldır icra ediyorum. 1995 yılında memleketim Tarsus’a dönüş yaptım. Tarsus’ta bu sanatı da tanıtma imkanım oldu. 35’e yakın Mersin, Adana Ankara ve Bursa gibi illerde camilerde mihrap, minber ve kürsü çalışması yaptım. Oğlumla birlikte hat sanatını irca etmeye çalışıyoruz. Milletimizin beğenisine sunuyoruz” ifadesini kullandı.
Bu sanatın yok olmasını istemiyorum
Türkiye’de bu mesleği yapan sayılı ustaların kaldığını belirten Demirtaş “Ben yaklaşık 10 yıl öncesi devlet sanatçısı kimliğini aldım. En üzüldüğüm nokta yarın bu sanat, bu meslek bizlerden sonra bitecek diye üzüntüm var. Hiçbir gencimiz bu sanata yönelmiyor, yani herkes rahat bir kazanç elde etmenin yoluna gidiyor. Benim devlet büyüklerinden, kamu kuruluşlarından bu sanatı işlevini daha da hareketlendirmek için, birer kurs niteliğinden, yani gençlerimizin bu telefon illetinden, farklı bilgisayarında oyunlarından kurtararak, hem görselliği de onlara yaşatarak ahşabın dokunuşuyla icraatını yaparak, onlarla beraber bunu yaşatmak için büyük özveri bekliyorum. Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından her ay bana 4 okul öğrencileri gönderiliyor. Bu çocuklara tezgahın başında işin nasıl yapıldığını, bu işin hazzını almalarında en büyük haz alıyorum. İnşallah gelecek nesillere bu sanatı yaşatmak için çok büyük ümit umuyorum. Devlet büyüklerinin biraz daha eğilmesini istiyorum” dedi.
10 Kasım’a özel işleme yaptığını kaydeden Demirtaş, “10 Kasım Atamızın ebediyete uğradığımız anısına bu günde atamızın portesini yaparak evimizin, ofisimizin bir köşesinde atamızı yad ediyorsak ne mutlu bana” dedi.
Çocuklara yönelik çalışma yaptığını altını çizen Nezihi Ünal Demirtaş, “Yapmış olduğum hat çalışmaların dışında çocuklarımızı ahşapla haşır neşir olması amacıyla ellerinden cep telefonunu düşürmek amacıyla ağaçtan yapılmış araba, yap boz şeklinde oyuncuklar da yapıyoruz. Ben bu mesleğin yok olmasını istemiyorum” şeklinde konuştu.