google.com, pub-1029210232429526, DIRECT, f08c47fec0942fa0

Sansür yetmedi ajanlık geldi

Hükümetin yargı paketi içinde getirmek istediği 'etki ajanlığı' düzenlemesi tepki çekiyor. Devlet sırlarının güvenliğine ilişkin bir yasa mevcutken ve benzer kapsamda bir sansür yasası da yürürlükteyken neyin amaçlandığı sorgulanıyor. Hazırlanan taslakta suçun tanımı belirsiz. Herhangi bir eylemin suç teşkil edip etmediği mahkeme heyetinin anlayışına bırakılıyor.

KARAR’a konuşan hukukçular siyasi iktidara yönelik eleştirilerin, araştırmaların, haberlerin ‘etki ajanlığı’ kapsamına alınarak yeni mağduriyetler yaratılabileceği uyarısı yaptı.

MERVE ŞİŞMAN

ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. DR. İBRAHİM KABOĞLU: DÜZENLEME YASA NİTELİĞİ TAŞIMIYOR

Öneri şekil olarak geçse dahi, maddi olarak ‘öngörülebilirlik ve belirlilik bakımından’ yasa niteliği taşımayacak. Düzenleme yalnızca düşünce özgürlüğünü baskılamakla kalmayacak, aynı zamanda halkın vergileriyle maaş alan kamu görevlilerini ‘izleme ajanları’ olarak kullanacak. AKP-MHP ittifakı, ‘bilimsel etkinlikler dahil’ bekası için sakıncalı gördüğü bütün kanaat, görüş ve ifadeleri kriminalize edebilecek. ‘Maarif Müfredatı’na karşı çıkanlar bile ‘etki ajanı’ zanlısı olabilir.

İSTANBUL BAROSU ESKİ BAŞKANI TURGUT KAZAN: AMAÇ BASINI, MUHALİF ELEŞTİRİLERİ SUSTURMAK

TCK 339. maddeye ‘A’ fıkrası ekleniyor. Devletin iç veya dış siyasal yararları aleyhine yapılacak her şey suç sayılıyor. Suçlar kanunilik ilkesine göre düzenlenir. Kanunilik ilkesi de ‘maddeyi okuduğum zaman neyin yasak olduğunu anlayacağım’ der. ‘Türkiye aleyhine faaliyet’ diye bir şey olur mu? Düzenleme özellikle gazetecileri hedef alacak ve halkın ifade özgürlüğünü kısıtlayacak. Türkiye 2 yıl cehennemi yaşayacak. Tehlikeli bir düzenleme, eleştirenleri susturmayı amaçlıyor.

AVUKAT FİGEN ÇALIKUŞU: NEYİN AJANLIK OLDUĞUNA KİM KARAR VERECEK?

TCK 2. Maddesi ile belirlenen ‘Suçta ve cezada kanunilik ilkesi’ ceza yasalarında keyfiliğe imkân tanımaz. Getirdikleri yasa ise muğlak. Yasa geçtiği anda keyfilik devreye girer. Kim, neyin etki ajanlığı olduğuna, hangi usulde karar verecek? Tasarı hak ve hürriyetleri tehdit ediyor. Toplumu korkutmayı amaçlıyor. Suçun tam olarak tanımlaması yapılmadan cezalandırmaya gitmek, şüpheden suç ve suçlu yaratmak demektir. Şimdi hukuku balyoz gibi kullanma söz konusu.

HUKUKÇULAR ‘ETKİ AJANLIĞI’ YASA TASLAĞINI KARAR’A DEĞERLENDİRDİ

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE VURUR

9. Yargı Paketi’ne eklenen “etki ajanlığı” düzenlemesini muhalefetin ardından uzmanlar da eleştirdi. KARAR’a konuşan hukukçular “Düzenleme özellikle gazetecileri hedef alacak ve halkın ifade özgürlüğünü kısıtlayacak. Yasa geçtiği anda keyfilik devreye girer. Kim, neyin etki ajanlığı olduğuna, hangi usulde karar verecek? Toplumu korkutmak amaçlanıyor” dedi.

2022 Ekim ayında TBMM’de kabul edilen “Dezenformasyon Yasası” ile “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç oldu. Hatta bu madde uyarınca bazı gazeteciler tutuklandı. “Normalleşme, yumuşama” söylemlerinin aksine adımlar atan iktidar, şimdi de yeni bir yasa tasarısını gündeme getirdi. Bir süredir kamuoyunda tartışılmaya başlanan “etki ajanlığı” adıyla adlandırılan düzenleme, Adalet Bakanlığı’nın Meclis’e sunmaya hazırlandığı 9. Yargı Paketi’nde yer aldı. Etki ajanlığı, Türk Ceza Kanunu’nun “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne “diğer faaliyetler” şeklinde yeni bir suç tanımı olarak giriyor. Gerekçede “Devletin varlığının korunması ve tehlikeyle karşı karşıya bırakılmaması” deniliyor. Casusluk dışında bu suçu işleyenlere, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Hükümet “Amaç, yeni tip ajanlık faaliyetiyle mücadele” derken Karar’a konuşan hukukçular, düzenlemenin ifade özgürlüğüne ciddi zararlar vereceği görüşünde.

ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. DR. İBRAHİM KABOĞLU

Etki ajanlığı, casusluk tanımını genişletiyor. Yalnızca düşünce özgürlüğünü baskılamakla kalmayacak aynı zamanda halkın vergileriyle maaş alan kamu görevlilerini “izleme ajanları” olarak kullanacak. Yasa önerisi hazırlama yetkisinin Adalet Bakanlığına ait olmadığı konusuna girmeyeceğim bile. AKP-MHP ittifakı, sosyal medya düzenlemelerinden dezenformasyon suçuna kadar Anayasa’ya aykırı ve demokratik toplumsal yapıyı sönümlendirmeyi amaçlayan birçok yaptırıma karşın iktidarı kaybetme korkusu içinde. Bu yüzden -bilimsel etkinlikler dahil- bekası için sakıncalı gördüğü bütün kanaat, görüş ve ifadeleri kriminalize edebilecek. Buna, bilimi yadsıma iddiası taşıyan sözde Maarif Müfredatı dahil. ‘Hukuk ve liyakat’ yadsımasının Türkiye’yi sürüklemekte olduğu uçurum, son üç günde bir kez daha fark edilmiş olmalı. ‘Maarif Müfredatı’na karşı çıkanlar bile ‘etki ajanı’ zanlısı olabilir.


Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu

İSTANBUL BAROSU ESKİ BAŞKANI TURGUT KAZAN

Tasarı, çok tehlikeli ve hukuk devleti ilkelerine aykırı. 339. maddeye A fıkrası ekleniyor; devletin iç veya dış siyasal yararları aleyhine yapılacak her şey suç sayılıyor. Böyle bir suç tanımı olamaz. Hukuk devletinde suç olan şeyin apaçık bir biçimde tanımlanması ve herkes tarafından anlaşılabilir olması şart. Özellikle gazetecileri hedef alacak ve halkın ifade özgürlüğünü kısıtlayacak. Bu düzenleme, eleştirenleri susturmayı amaçlıyor. Siyasette nasıl bir ‘yumuşama’ yaşayacağımızı bu yargı paketi ile görüyoruz. Örneğin, ‘pahalılık aldı başını gidiyor’ ya da ‘insanlar pazar yerinde alışveriş yapamıyor’ diye haber yaptığınız zaman ‘devletin iç siyasal yararlarına aykırı’ hareket etmiş olacaksınız. Zaten Devlet Bahçeli bu konuya ilişkin ‘gazeteciler’ vurgusu yaptı. Gazeteciler içeri tıkılacak. İliç’teki faciayı ya da Fırat’a verdiği zararla ilgili bir bilim adamı değerlendirme yapacak olsa yine suç sayılacak. Çünkü hükümeti eleştiriyorsunuz. Yasalaşmasının önüne geçilmesi lazım. Suçlar, kanunilik ilkesine göre düzenlenir. Kanunilik ilkesi de şu demektir; maddeyi okuduğum zaman neyin yasak olduğunu anlayacağım. ‘Türkiye aleyhine faaliyet’ diye bir şey olur mu? Casusluksa kastınız, o düzenlemeler zaten var.


İstanbul Barosu Eski Başkanı Turgut Kazan

KARAR YAZARI FİGEN ÇALIKUŞU

Yasalaştığı an, uygulanmasında keyfilik devreye girer. Kim, neyin etki ajanlığı olduğuna karar verecek? Öncelikle ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı. İktidar ‘özgürlükçü, demokratik Anayasa’ diyor ama bu tasarı, hukuku balyoz gibi kullanma niyetinde. Suçun tam olarak tanımlaması yapılmadan cezalandırmaya gitmek, şüpheden suç ve suçlu yaratmak demektir. Siyasi iktidarın propagandasını yapmayan herkesin etki ajanı ilan edilme olasılığı var. Bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyuluyor onu da sorgulamak gerek. Her araştırma mı suç olacak? Ya da hangi araştırma suç sayılacak? ‘Diğer faaliyetler’ belirli, bilinir, öngörülebilir bir kavram değildir. İşte bu nedenle keyfiliğe çok açıktır. Siyasi iktidarın güvenlik gerekçesi ile bu yasayı getirmesindeki amacı; toplumu korkutmak, daha fazla sindirmek ve sesini kesmek...


Avukat Figen Çalıkuşu

google.com, pub-1029210232429526, DIRECT, f08c47fec0942fa0